SÜMERLERDEN BİZE KADAR GELEN 24 ŞEY

Sümerler sadece mitolojileri ve arkalarında bıraktıkları tabletlerle, yazılı kaynaklarla önemli bir yere sahip değil. Aynı zamanda onları önemli kılan daha birçok şey var. Kendilerinden sonra gelen toplumları önemli bir şekilde etkileyen bu toplumun etkisi ve kökleri günümüze kadar gelmiştir. Sümer kültürü günümüzde hala etkisini devam ettirmektedir.

Gelin odası ve gelin hamamı kültürü nereden gelir? Noel gerçekten bir Hristiyan bayramı mı? Domuz neden haram kılındı? Ay takvimini ilk kez bulanlar kimlerdi? Mezarlıklarda neden selvi ağaçları var? Bu ve bunun gibi sorulara yazımızda cevap vermeye çalışacağız.

1- Süslenen Gelin Odası ve Gelin Hamamı
Sümer mitolojisine göre İnanna ve Tammuz’un kutsal evliliğinin öncesinde İnanna yıkanır ve daha sonra annesinden evlilik ve ilk gece ile ilgili tavsiye alır. Sonrasında hediyelerin gelişini kapı ardından izler. Gelin odası hazırlanır ve gelen ziyaretçilere hazırlanan çeyizler gösterilir. Tammuz içeri alınmadan önce tüm hazırlıklar tamamlanır.

Bugün Anadolu topraklarında gelin hamamı ve gelin çeyizi geleneği sürdürülmektedir. Günümüzde çeyizler hala sergileniyor ve gelinin annesi ona tavsiyelerde bulunuyor. 6000 senelik bu evlilik töreni geleneği günümüze kadar varlığını sürdürmeyi başardı.

2- Mezarlıklara Dikilen Selvi Ağaçları ve Tammuz
Sümer mitolojisinde Tammuz ebediyete sahiptir ve hiçbir zaman ölmez. Selvi ağacı ise bereket ve çoban tanrısı olan Tammuz’un simgesidir. Selvi ağacı ayrıca sonsuz, ebedi hayatı sembolize eden bir ağaçtır. Bu nedenle bugün mezarlıklara selvi ağacı dikilir. Bununla birlikte Sümer tapınaklarında da Tammuz’un sembolü olan selvi ağacı vardı.

3- Nevruz : Doğanın Yeniden Doğuşu
Kelime olarak yeni gün anlamına gelen Nevruz ilkbaharın habercisidir. Nevruz baharın canlanmasını ve toprağın bereketlenmesini simgeler. Birçok kültür Nevruz bayramının kendilerine ait olduğunu iddia etmektedir. Ama aslında Nevruz Sümerlerden bize kalmış bir ritüeldir. Bir Sümer inanışına göre bereket ve güneş tanrısı Tammuz ile ay, toprak ve bereket tanrıçası İnanna baharın gelmesiyle 21 Mart tarihinde evlenir. MÖ 4000 yılında kutlanan bu kutsal evlilik günümüzde Nevruz bayramı olarak kutlanıyor.

Ayrıca 21 Mart tarihinde gece ve gündüz süreleri eşittir. Bu açıdan baktığımızda ise bu tarihte gündüzü, gün ışığını sembolize eden Tammuz’un, geceyi sembolize eden İnanna ile kavuştuğunu söyleyebiliriz. Kutsal evlenme ile toprak bereketlenir, dölyatağı verimleşir ve her yerden bitkiler fışkırır.

Nevruz’da ateşin üstünden atlama geleneği de bize Sümer kültüründen geçmiştir. Sonuçta Tammuz ateşi ve güneşi temsil ediyordu. Bununla birlikte cemre inancının, Hıdırellez geleneğinin ve Hristiyan inancındaki Paskalya bayramının kökeni Tammuz ve İnanna’nın yaptığı bu kutsal evliliğe dayanır.

4- Domuzun Haram Olması
Tanrı Tammuz’un adının diğer bir söylenişi de Dumuzidir. Onun Yunan mitolojisindeki versiyonu ise Adonistir. Yunan mitolojisinde Adonis bir domuz tarafından öldürülmüştür. Bu yüzden domuz Tanrı Katili sıfatına sahip oldu ve günahkar olarak kabul edildi. Dinler ise onu haram olarak kabul etti.

5- Yazı
Tarihte yazı sistemini büyük bir olasılıkla ilk defa Sümerler geliştirdi. Sümerler MÖ 3500’den beri yazılı iletişimi kullanıyorlardı. Sümerlerin oluşturduğu bu yazı sisteminin ilk zamanlarda kullanım amacı alınan ve satılan malları kaydetmekti. Çeşitli boyutlarda ve ıslak olan kil tabletlerin üzerine yazı yazıldıktan sonra tabletler güneşte kurutulup fırında pişiriliyordu.

Sümerlerin kullandıkları yazı piktograf (resimyazı) adı verilen bir sisteme dayanıyordu. Zamanla kendilerini ifade etmek isteyen Sümerler bu piktografları birleştirdi. Sonrasında ise piktograflar kelimelerin ve seslerin oluşmasını sağlayacak şekilde evrildi. Çivi yazısı olarak da bilinen bu yazı sistemi sonraki medeniyetler tarafından da benimsendi ve 2000 sene tüm Orta Doğu’da kullanıldı.

6- Gezegenlerin ve 12 Burcun Keşfi
Sümerler Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn gezegenini gözlemleyerek onlara Sümer dilinde adlar vermişlerdir. Astronomi ilk kez Sümerler ‘de ortaya çıkmıştır. Ayrıca 12 burcu bulanlar ve adlandıranlar da Sümerlerdir. Astroloji ve yıldız falcılığı Sümerlerden tüm dünyaya yayıldı. Bugün varlığını sürdürmeye de devam etmektedir. Sümerli rahipler gök cisimleri ve gök olayları aracılığı ile gelecek hakkında öngörüde bulunmaya çalıştı. Bu da astrolojinin doğmasını sağladı.

7- 4 İşlem ve Dairenin Alanı
Matematiğin temelini oluşturan 4 işlem ( toplama, çıkarma, çarpma, bölme) Sümerler tarafından bulundu. Ayrıca Sümerler dairenin alanını hesaplamayı da başarmışlardı. Kullandıkları 60’lık sistem sayesinde dairenin alanının 360 derece olduğunu biliyorlardı.

8- Ay Takvimi
Ay takvimi tarihte ilk kez Sümerler tarafından kullanıldı. Onlar bir seneyi 360 gün, ayları da 30 gün olarak hesaplamışlardı. Ayrıca güneş saatini bulan da onlardı. Bu sayede günleri, ayları, saatleri ve güneşin hareketlerini hesaplayabiliyorlardı. Bugün kullandığımız saatlerin kökeni Sümerlere dayanıyordu. Bu halk 60’lık birliklere dayanan bir sayı sistemini kullanıyordu. Babiller tarafından da benimsenen ve kullanılan bu 60’lık sistem zamanla ortadan kalktı. Ancak yine de kullandığımız saatlerin dakika ve saat ölçümleriyle varlığını devam ettirmektedir.

9- Habil ve Kabil’in En Eski Versiyonu
Tevrat, İncil ve Kuran gibi kutsal kitaplardaki Habil ve Kabil hikayesinin en yakın karşılığı Sümer mitlerinde karşımıza çıkar. Sümer mitolojisinde Habil ve Kabil, Emeş ve Enten olarak bilinir. Bu iki kardeş yarı tanrı yarı insan hizmetkar varlıklar olarak anılır. Hava tanrısı Enlil tarafından yaratılan Emeş ve Enten hayvancılık ve çiftçilik ile uğraşır. Enten hayvancılıkla Emeş ise çiftçilik ile uğraşarak görevlerini yerine getirir. Bir süre sonra aralarında anlaşmazlıklar oluşmaya başlar. Ancak mitte kavgalı olan bu iki kardeş Sami mitlerinin aksine sonunda barışırlar. Sümer mitolojisinde hikaye şöyle sona eriyor:

“Emeş Enten’in önünde diz çöktü,
onun evine şarap ve hurma getirdi.
Gümüş ve lapiş lazuli armağan etti.
Kardeşlik ve dostlukla içip saçtılar.
Birlikte, akıllıca ve iyi davranmayı kararlaştırdılar.
Emeş ile enten arasındaki kavgada,
tanrıların sadık çiftçisi Enten,
Emeş’ten üstün olduğunu kanıtlar.
Ey Enlil baba, şükürler olsun sana.”

10- Nazar
Sümerler ‘den beri kötü niyetli kişilerin kalplerindeki kötülüğün gözlerinden dışarıya yansıdığına inanılır. Kötü göze sahip olan bu kişiler karşısındaki kişileri olumsuz bir şekilde etkiler ve başlarına kötü şeyler gelmesine sebep olur.

11- Tekerlek
İlk tekerleğin MÖ 5000’li yıllarda Mezopotamya topraklarında icat edildiği düşünülüyor. Bu dönemde tekerlek seramik yapmak amacıyla seramik çarkı olarak kullanıldı. Sümerler MÖ 3000’de taşımacılık amacıyla kullanılan ilk tekerleği geliştirdikleri kağnıda kullandılar. İki tekerlekli ilk savaş arabaları ise MÖ 2800’de Sümerler tarafından geliştirildi ve kullanıldı. İlk dört tekerlekli arabaların tarihi MÖ 2500’e dayanır. Bugün at arabalarında da kullanılan tekerlek parmağı MÖ 2000’de icat edildi. Görüldüğü gibi modern hayatta kullandığımız tekerleğin ilk örneklerine Sümer toplumunda rastlamaktayız.

12- Noel Ağacı
Gecelerin uzamaya ve gündüzlerin kısalmaya başladığı dönemde Tammuz derin bir uykuya dalar. En uzun gecenin yaşandığı 21 Aralık tarihinde ise Güneş tanrısı Tammuz ölür. Üç gün sonra ise dirilir. Çünkü geceler kısalmaya ve gündüz uzamaya başlar. Bu yüzden Sümerler 25 Aralık tarihinde Tammuz’un dirilişini kutlar. Bu kutlamalarda Noel’de olduğu gibi ağaçlar kullanılır. Ağaçta kullanılan süsler çeşitli meyveleri ve bolluğu, bereketi temsil eder. Süslenen ağaç ise Tammuz’un kendisidir.

13- Kurban Ritüeli
Günümüzde hala devam eden ve İslam dininin de önemli bir parçası olan kurban kesme aslında Sümer kökenli bir ritüeldir. Sümerler adakta bulunmak, tanrılardan dilek dilemek, tanrılarını sevindirmek ve hastalıklardan korunmak amacıyla kurban keserlerdi. Kestikleri hayvanın sağlıklı olması ve sakat olmaması gerekiyordu. Tapınak rahipleri tarafından kesilen kurbanların iç organları ve sağ kalçası tanrılara sunulurdu. Geri kalanı da dağıtılırdı.

Sümer toplumunun sahip olduğu bu kurban ritüelinin İslam dinindeki kurban kesme ibadeti ile birçok benzerliği var. Kurbanı Allah, tanrı rızası için kesmek, adak adamak ve bunun için kurban vermek, hayvanın sağlıklı olmasının gerekmesi ve kurbanın etinin dağıtılması aradaki benzerliklerdir.

14- Tıbbın Sembolü
Sümer inancında hayat ağacı tanrı Tammuz’un ta kendisidir. Hayat ağacına sarılmış olan iki yılan Tammuz’un şifa veren yanını temsil eder. Bu sembol Yunan mitolojisinde güneş tanrısı Apollon’un daha sonrasında ise Apollon’un oğlu olan tıp tanrısı Asklepios’un sembolü olmuştur. Bugün ise yılanlı sembolü dünya çapında sağlık bilimlerini temsil eder. Binlerce yıllık bir geçmişi olan yılanlı sembol bize Sümerler ‘den miras kalmıştır.

15- Kutsal Sayılar
Sümerler 60’lık sayı sistemine sahipti. 60 rakamı aynı zamanda Sümerlerin en büyük tanrısının rakamıydı. 30 rakamı ise Ay tanrısının rakamıdır. Ayrıca semavi dinlerde cehennemin yedi kapısı olduğuna dair inanç, Sümer inancında yeraltı dünyasının 7 kapısı olmasından kaynaklanır. Yahudilik inancındaki yedi kollu şamdan ise Sümerler ‘deki meşhur ağacından ve yedi seyyareden gelir.

Bununla birlikte Sümerler tarafından keşfedilen 12 burç Hristiyanlık inancındaki 12 havari ile bağlantılıdır. Sümer inancında burçlarda birer tanrı otururdu ve güneş tanrısı burçları ziyaret ederdi. Onlar güneşin her 2150 yılda bir, burç değiştirdiğini, bir başka burca denk geldiğini hesaplamışlardı.

16- Baş Örtüsü
Sümer ve Babil toplumunda her genç kızlar evlenmeden önce ve hayatlarında en az bir kere tapınağa giderler, yabancı bir erkekle para karşılığında beraber olurlardı. Bunu yapmayan kızlar evlenemezdi. Seks karşılığında aldıkları parayı ise tapınağa bağışlarlardı. Daha sonra ise tapınaktan ayrılıp evlenebilirlerdi. Tanrı Tammuz ve tanrıça İnanna ya da kral başrahibe birleşmesinde olduğu gibi bu birleşme de kutsal kabul edilirdi. Asil sınıfa mensup aileler de kızlarını tapınağa getirirlerdi.

Tapınak fahişeleri ise kutsal fahişeliği sürekli olarak yaparlardı. Bu sayede tapınağa gelir sağlıyorlardı. Yaptıkları bu iş son derece kutsal bir görev olarak kabul ediliyordu. Onlar sokak fahişeleriyle aynı kefeye konulmuyorlardı.

Diğer yandan tapınaktaki görevini tamamlayan kadınlar başlarını bir şalla örtüyorlardı. Bu kadınların diğerlerinden ayrılması için bir zorunluluktu. Kızların, fahişelerin ve cariyelerin başlarını örtmesi ise yasaktı. Asur kralı 1500’lü yıllarda hem evlenebilecek durumda olan kadınların hem de evlenen, dul kalan kadınların başlarını örtmesini zorunlu kıldı. Bundan dolayı günümüzde üç büyük semavi dindeki başörtüsü Sümer inancından kaynaklanmaktadır.

17- Mitolojide Yer Alan İlk Tek Tanrı : Marduk
Marduk Sümer tanrısı Tammuz’un Babil versiyonuydu. Kendisi MÖ 2000’de kral Hammurabi tarafından baş tanrı ilan edildi. MÖ 1600’lü yıllarda ise kral Buhtunnasr Marduk’u tek tanrı ilan etti. Tanrıların tanrısı konumuna gelen Marduk diğer 50 tanrının özel güçlerini ve bu güçlerin adlarını da kendi bünyesinde topladı. Bundan dolayı Marduk’un 50 adı daha olur.

Ayrıca Marduk güçlerini aldığı tanrı ve tanrıçaları hizmetine alır. Böylelikle güçleri ve görevleri sınırlandırılan tanrı tanrıçalar tek tanrının emrinde elçilere ve velilere dönüşür. Bu inanç günümüzdeki ilk tek tanrılı din olan Musevilik ile modern yapısına kavuştu. Bununla birlikte yansımasını İslamiyet ve Hristiyanlık inançlarında da görebiliriz.

18- 14 Şubat Sevgililer Günü
Sümer inancındaki tanrıça İnanna ve tanrı Tammuz, Anadolu topraklarında Attis ve Kibele, Yunan mitolojisinde Hera ve Zeus, Roma mitolojisinde ise Juno ve Jüpiter olarak kendisine yer bulmuştur. İnanna’nın bir yansıması olan Juno Roma mitolojisinde evlilik tanrıçasıydı. Romalılar ona büyük bir saygı duydukları için 14 Şubat gününü Juno’ya adamışlardı. Bu günde çeşitli ritüeller gerçekleştirilir ve tanrıça Juno’ya çiçekler sunulurdu. Bundan dolayı 14 Şubat Sevgililer Günü’nün Sümer kültürü ile güçlü bir bağı vardı.

19- Kartal Sembolü
Sümer inancında sabah, öğle ve akşam güneşinin ve ilkbahar, yaz, kış güneşinin birbirinden farklı tanrıları, isimleri ve sembolleri vardı. Batmayan güneşin, yükselişin ve doğuşun simgesi olan kartal Sümerler ‘de sabah güneşini temsil eder. Ayrıca Sümer kenti olan Lagaş’ın sembolü çift başlı kartaldı. Çift başlı kartal sembolü ilk kez MÖ 3000 yıllarının sonlarında MÖ 2000 yıllarının başında Mezopotamya’da görülür. Bu sembol Sümerler ‘den Akadlara, Asurlulara, Sasanilere, Bizanslılara ve Selçuklulara kadar birçok uygarlık tarafından kullanıldı.

20- Yere Düşen Ekmeği Öpmek
Sabiiler ekmeği kutsal kabul ediyorlardı. Onlar tanrı Tammuz’un bir başka versiyonuna tapıyorlardı. Hasat döneminde ve buğday öğütülürken göz yaşı dökerlerdi. Çünkü bu dönemde Tammuz derin bir uykuya dalardı, ölürdü. Sabiiler ekmeği Tammuz’un eti olarak görüyorlardı. Günümüzde hala Anadolu’da ekmeğe büyük bir önem verilir. Ekmeği yere düşürdüğümüzde bugün bile öpüp başımıza koyarız. Ayrıca ekmek kırıntısının üzerine basmanın günah olduğuna inanılır ve ekmek bıçakla kesilmez.

21- İlk Hafta Sonu Tatili
Sümer haftanın altı günü çalışırlardı ve yedinci gününde dinlenirlerdi. Sümerler bir ayı 7 günlük 4 haftaya bölmüşlerdi. Ayrıca ayın yedisinde, on dördünde, yirmi birinde ve yirmi sekizinde çeşitli kurban törenleri düzenleyerek hafta sonunda kutlamalar yapmışlardı. İşçilere ve öğrencilere hafta sonunda tatil vererek ilk hafta sonu tatil geleneğinin öncülüğünü yapanlar da onlardı.

22- Çömlek Tekerleği
Sümerler icat ettikleri çömlek tekerleği sayesinde çömlek yapımında seri üretime geçmişlerdi. Diğer halklar çömleği elleriyle yaparken onlar çok sayıda çömleği ve ürünü çoklu biçimde üretebiliyorlardı.

23- Saban
Sümerler sabanı ilk icat eden ilk toplumdu. Saban ilk olarak MÖ 3500 yıllarında ortaya çıktı. MÖ 1500’lere gelindiğinde ise Sümerler saban sayesinde hem ekim yapıyorlardı hem de bu ekinleri toplamak için yük hayvanlarını kullanmalarına izin veren bir saban geliştirmişlerdi. Sümerlerden günümüze kadar gelen ve bugün kullanılmayan saban 20. yüzyıla kadar varlığını devam ettirmiştir.

24- Kadının Sürülecek Tarlaya Benzetilmesi
Sümer mitolojisinde tanrıça İnanna sürülecek tarlaya benzetiliyor. Kadına yönelik olan bu tanımlama Kuranı Kerim’de de kendine yer bulmuştur.