HAMMURABİ VE ONUN SERT YASALARI

Hammurabi Birinci Babil Hanedanlığının altıncı kralıdır. Amori kökenli olan Hammurabi MÖ 1792 yılından MÖ 1750 yılına kadar hüküm sürdü. Yaşadığı dönem boyunca birçok kişi tarafından bir tanrı olarak görüldü. Hüküm sürdüğü sürede neredeyse Mezopotamya’nın tamamının Babil egemenliğine girmesini sağlamıştır.

Kendisi daha çok, Babil’in adalet ve güneş tanrısı olan Şamaş’tan aldığını iddia ettiği Hammurabi Kanunları ile bilinir. Ön sözde Hammurabi’nin bu yasaları halka ulaştırmak için adalet tanrısı Şamaş tarafından seçildiği söylenir. Bu nedenle yasalar tanrı sözü olarak kabul ediliyordu. Hammurabi Kanunları günümüze kadar ulaşabilmiş en eski kanunlar olmasa da oldukça önemli bir yere sahiptir. Kanunlar suçu işleyen kişinin fiziksel olarak cezalandırılmasına daha fazla vurgu yapar ve bu özelliği ile ilk kanunlardan biridir. Bunun nedeni ise daha önceki Sümer kanunlarında önemli olan şeyin mağdur olan kişinin mağduriyetini gidermeye çalışmasıydı.

İşlenen her suç için belirli bir ceza öngörülmüştür. Suçu kanıtlanıncaya kadar herkes masumdur ( masumane doktrini) anlayışını savunan ilk kanunlardan biri olma özelliğini taşır. Bununla birlikte kanıt ile davacı ellerindeki kanıtları sunma şansına sahiptir. Fakat faile verilen cezayı hafifletecek olan koşullara yer verilmemiştir. 12 tablete çivi yazısı ile yazılmış olan Hammurabi Kanunları 282 yasadan oluşur. Günümüzde bu yasalardan 33’ü okunamayacak durumdadır. Kendisinden önceki yasaların aksine günlük hayatta konuşulan Akad dilinde yazılmıştır. Bu sayede okuma yazma bilen biri tarafından kolaylıkla okunabilirdi.

Günümüzde uygulanan cezalar ile karşılaştırıldığı zaman Hammurabi Kanunlarının oldukça sert bir ceza yaptırımı olduğu söylenebilir. Birçok suç için ölüm, şekil bozukluğu cezası vardır ve göze göz dişe diş anlayışı hakimdir. Ayrıca Hammurabi Kanunlarının Tevrat’taki Musa Kanunları ile birçok benzerliği bulunmaktadır. Bu kanunlar bir stel üzerine yazılarak herkesin görebilmesi için halka açık bir yere yerleştirilmiştir. Daha sonrasında ise Elamlar tarafından savaş ganimeti olarak ele geçirilir ve başkentleri Susa’ya götürülür. 1901 yılında İran’da keşfedildi. Bugün ise Paris’in Louvre Müzesi’nde sergilenmektedir.

Hammurabi Kanunlarından Bazı Maddeler
Birisini suçlayan kimse bunu ispatlamaya mecburdur. Suçu ispat edemezse ölüm cezasına çarptırılır.

Bir adam başka bir kişinin özgürlüğünü kısıtlayacak şekilde hareket ederse aynı ceza ona verilir.

Bir hırsız duvarı delerek bir eve girmişse, o deliğin önünde ölümle cezalandırılır ve gömülür.

Bir adam bir kadın alır da bu kadın ona bir kadın hizmetçi verirse ve çocuklarına bakarsa; ancak, buna rağmen adam başka bir kadın almak isterse ona izin verilmez. Bu adam ikinci bir kadın alamaz.

Bir evde yangın çıkarsa ve oraya yangını söndürmeye gelen bir kimse evin sahibinin malına göz dikerse, evin sahibinin malını alırsa kendisi de aynı ateşe atılır.

Adam kendisine bir çocuk veren karısından ya da kendisine bir çocuk veren kadından ayrılmak isterse, o zaman karısına çeyizini geri verir ve çocuklarına baksın diye tarlanın, bahçenin ve malların bir kısmının kullanım hakkını verir. Çocuklarını büyüttüğü zaman çocuklara verilenlerden bir parça, oğlanınkine eşit olan bir parça da ona verilir. Ondan sonra kalbinin erkeği ile evlenebilir.

Bir adam bir çocuğu evlatlık alırsa, oğlu olarak ona ismini verirse ve onu besleyip büyütürse, büyümüş bu çocuk bir daha geri istenemez.

Bir adamın gözünü çıkaranın gözü çıkarılır.

Kö­le ka­dın­lar ve fa­hi­şe­ler ke­sin­lik­le baş­la­rı­nı ört­emezler. Ba­şı açık ol­ma­sı zo­run­lu olan ka­dın­lar ör­tü­ne­rek bu ku­ra­lı ih­lal et­tik­le­rin­de on­la­rı gö­rüp ih­bar et­me­yen­ler­le bir­lik­te ce­za­lan­dı­rıl­ırlar.

Bir tapınakta veya hükümdar hazinesinde hırsızlık yapan kişi ölümle cezalandırılır. Ondan malları alan kişi de ölüm cezasına çarptırılır.

Sebebi ne olursa olsun babasını döven evladın iki eli birden kesilir.

Bir kişi hırsızlık yaparsa eli kesilir, tecavüz ederse ölüm cezası verilir ya da erkeklikten men edilir.

Bir kişi kendinden daha alt sınıfta olan bir kişinin dişine zarar verirse 166 gr. gümüş öder.

Bir kişi kendisiyle aynı sınıftan olan bir kişinin dişine zarar verirse onun da dişi çekilir.

Bir kimse, bir adam hakkında bir suçlamada bulunursa ve suçlanan kişi de ırmağa gidip ırmağın üzerinden atlar da batarsa, suçlayan kişi onun evine sahip olur. Ama ırmak suçlanan kişinin suçlu olmadığını kanıtlar ve o kişi canı yanmadan kurtulursa o zaman onu suçlayan kişi ölümle cezalandırılır ve ırmağı atlayan kişi kendisini suçlayanın evine sahip olur.

Bir yargıç bir davaya bakıp bir karara varırsa, hükmünü yazılı olarak sunar. Daha sonra verdiği kararda bir hata ortaya çıkarsa ve bu kendi hatasından kaynaklanıyorsa o zaman davada onun tarafından kararlaştırılan para cezasının on iki katını öder. Halka ilan edilerek yargıçlık makamından el çektirilir. Bir daha asla yargıçlık icra etmek için oraya oturamaz.

Biri sığır, koyun, eşek, domuz ya da keçi çaldığında, eğer o çaldığı şey tanrıya ya da mahkemeye aitse hırsız otuz katını öder, eğer kralın özgür bir vatandaşına aitse on katını öder, eğer hırsızın ödeyecek bir şeyi yoksa ölümle cezalandırılır.

Bir köle efendisine “sen benim efendim değilsin” derse ve sahibi de o köleyi suçlarsa efendisi onun kulağını keser.

Bir kimse, bir kadın ya da erkek köle satın alırsa ve bir ay geçmeden bu köle benu hastalığına yakalanırsa köleyi satıcıya geri götürür ve ödediği parayı geri alır.

Bir çoban bir şeyleri ihmal ettiği için ahırda bir kaza meydana gelirse bu kazadan çoban sorumlu olur ve sığırı ya da koyunu sahibine tazmin eder.